Büyüleyici doğası ve zengin tarihiyle Trabzon, kesinlikle keşfedilmesi gereken şehirlerden biri. Trabzon gezisinde tertemiz bir hava, tadı damağınızda kalacak lezzetler ve nevi şahsına münhasır Trabzon halkı sizi bekliyor olacak. Şehirde dolu dolu bir gün geçirmek için yapacağınız planda şehir halkının önerilerini değerlendirebileceğiniz düşündük.

Trabzon’da kahvaltı denildiği zaman akla ilk gelenler Kuymak, mısır ekmeği, su böreği, kaymak ve kaygana mutlaka denemeniz gereken Trabzon lezzetlerinden bazıları. Harika bir köy kahvaltısı ile güne başlamak bu bölgeyi keşfederken ihtiyacınız olan enerjiyi depolamanız için oldukça önemli.

Eski bir Rum Ortodoks manastırı olan Sümela’nın MS 4. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor. Altındere Vadisi’ndeki Kara Tepesi’nin üzerinden vadiyi seyreden manastırın denizden yüksekliği 1150 metreyi buluyor. Trabzon merkeze yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Sümela Manastırı görenleri büyülüyor ve sadece dış görünüşüyle değil freskleriyle de göz kamaştırıyor. Meryem Ana, Âdem ile Hava’nın yaratılışı, cennetten kovulma gibi konuları tasvir eden freskler, Sümela’yı görmek için sebeplerden yalnızca birkaçını oluşturuyor.

Şehir merkezinde geçireceğiniz zamanı Trabzon Kalesi’ne ve Ayasofya Müzesi’ne ayırabilirsiniz. Bizans kalıntıları üzerine inşa edilen Trabzon Kalesi, Trabzon’un en yüksek tepesinde yer alıyor. Muhteşem şehir manzarası, burayı bir cazibe noktası haline getiriyor. Gün batımını burada izlemenin bir gelenek olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Geç dönem Bizans kiliselerinden biri olan Ayasofya, Trabzon merkezindeki bir diğer önemli yapı. Trabzon İmparatorluğu’nun kurucusu Komnesos ailesinden Kral I. Manuel’in emriyle 13. yüzyılda inşa edilmiş. Günümüzde müze olarak ziyaret edilebiliyor. Rum ustalığının özel örneklerinden biri olan yapıda Selçuklu mimarisine ait detaylar da göze çarpıyor. Dini kabartmalar ve hayvan motifleri, Trabzon’un geçmişine ışık tutan detaylardan bazıları.